MarmaraYerelHaber

İddianameye göre mevcut CHP bütünüyle ‘İmamoğlu Suç Örgütü’ tarafından ele geçirilmiş bir parti.

Yargıtay Başsavcılığı’na yapılan ihbar başvurusunun, partinin kapatılması amacını taşımadığı söylense de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir örgüt tarafından ele geçirilmesi ihtimali, CHP yönetimini de bu örgütün ele geçirmiş olması, casusluk gibi bir faaliyetin bile gündeme gelmesi karşısında ne yapılabilir?

Bunlar gerçekse CHP’nin ya da mevcut CHP yönetiminin olmaması gerekiyor.

Yargılama aslında İmamoğlu ile sınırlı değil, mevcut CHP yönetimi bütünüyle yargılanıyor.

Üstelik kalın bir çizgi de çekilmiş.

Bu faaliyetlerine Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde başlamış ama İmamoğlu’nu İBB için başkan adayı yapan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu işlerden haberi yokmuş.

Bütün usulsüzlük, Kılıçdaroğlu’na yakın Beşiktaş Belediye Başkanı’nın İmamoğlu saflarına geçmesiyle başlamış.

Eski yönetimle sorun yok, yeni yönetim ise bir örgütün elinde!

Yolsuzluk iddialarının yanına “Örgüt CHP’yi ele geçirdi, Türkiye’yi de geçirecek ve bu sistemle yönetecekti” gibi büyük cümleler koyduğunuzda savcılık açısından da işler elbette zorlaşıyor. Bu örgütü, Erdoğan’ın “Ahtapotun kolları gibi” sözlerine başvurarak açıkladığınızda daha da zorlaşıyor.

Ama asıl mesele, bu kadar büyük iddiaların masaya yatırılacağı bir davanın hem yıllar sürecek olması hem de siyasetin üzerinde bir gölge gibi gezineceği gerçeği…

Gökçer Tahincioğlu’nun yazısı